MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİ AV SERHAT ARSLAN İÇİNDEKİLER I MARKA

15 SKIMA PEMARKAHAN PEPERIKSAAN PERCUBAAN EKONOMI MIKRO 9441 2012
1ALLMÄNNA KRAV PÅ BYGGHERRAR FÖR ATT FÅ MARKANVISNING
20054 SAYILI YURT DIŞINDA OFİSMAĞAZA AÇMA İŞLETME VE MARKA

AGIRI HAU BABESTUTA DAGO MARKATUTA DAUDEN ESPAZIOETAN BAINO EZIN
BANGHAY ARALIN SA MATEMATIKA UNANG MARKAHAN UNANG LINGGO (UNANG
BANK ŻYWNOŚCI W ŁODZI IM MARKA EDELMANA (02) UL





MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİ



Av. SERHAT ARSLAN










İÇİNDEKİLER

I. MARKA LİSANSI SÖZLEŞMESİNİN TANIMI 3

II. SÖZLEŞMENİN TANIMI 3

A. Lisans Veren 3

B. Lisans Alan 4

III. SÖZLEŞMENİN KONUSU 4

IV. SÖZLEŞMENİN ŞEKLİ 7

V. MARKA LİSANSI SÖZLEŞMESİNİN TÜRLERİ 8

A. Basit Lisans/İnsihari Lisans 8

B. Normal Lisans/Alt Lisans 10

C. Tam Lisans/Kısmi Lisans 11

VI. MARKA LİSANSI SÖZLEŞMESİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ 11

VII. TARAFLARIN HAK VE BORÇLARI 12

A. Tarafların Borçları 14

1. Lisans Verenin Borçları 14

a. Markanın Kullanımını Lisans Alana Sağlama Borcu 14

b. Kaliteyi Koruma Yönünde Gerekli Bilgileri Verme ve Kontroller Yapma Borcu 15

2. Lisans Alanın Borçları 15

a. Markayı Sözleşmeye Uygun Kullanma Borcu 15

b. Lisans Bedelini Ödeme Borcu 16

c. Kaliteyi Koruma Borcu 17

B. Tarafların Hakları 17

VIII. MARKA HAKKININ KORUNMASI 21

A. İnhisari Lisans Alan Bakımından 21

B. Basit Lisans Alan Bakımından 22







I. MARKA LİSANSI SÖZLEŞMESİNİN TANIMI


Genel itibariyle lisans, sınaî ve ticari mülkiyet dâhilindeki bir maddi olmayan nitelikteki hakkın kullanım yetkisinin sözleşme ile elde edilmesidir1. Lisans sözleşmesi veya diğer bir hukuki işlemle lisans alanın edindiği tüm haklara lisans hakkı denilmektedir2. Lisans hakkı hukuki işlemlerle verilebilen bir haktır. Mutlaka sözleşme ile verilmesi gerekmemektedir3.


Marka lisansı sözleşmesi, lisans sözleşmelerinin bir alt kategorisini oluşturur. Buna göre lisans sözleşmesi fikri mülkiyet hukuku anlamında, hak sahibinin mutlak hakkına dayalı bir gayri maddi hakkını, başka bir kişinin ya da birden fazla kişinin kullanımına bırakması anlamına gelir4.


II. SÖZLEŞMENİN TARAFLARI


A.Lisansı Veren


Marka lisansı sözleşmesinin bir tarafını lisans veren oluştururken; diğer tarafını lisans alan oluşturmaktadır. Buna göre lisans veren, sözleşme yapma ehliyeti bulunan bir gerçek veya tüzel kişi olabilir. Sözleşme yapma ehliyetine sahip olmama durumunda ise yani bir sınırlı ehliyetsiz ya da tam ehliyetsizin marka sahibi olması durumunda sözleşmeyi yapabilmesi yasal temsilcisinin onayı ile mümkün olabilir. Bunu genel hükümlere dayalı olarak belirtmek gerekmektedir. Ancak marka lisansı sözleşmesi olarak ele alındığından ve marka lisansı sözleşmensin bir kullanım devri niteliği taşımasından dolayı MK’ nın 462. maddesinin 6. bendi uyarınca vesayet makamından izin alınması gerekmektedir. MK’ daki bu hükmün marka sözleşmesine kıyasen uygulanması gerekir.5


Lisans veren kişinin markanın sahibi olabilmesi yanında bir üçüncü kişi olarak marka üzerinde tasarruf hakkına sahip kişi olması da mümkündür. Marka hakkı üzerindeki bu tasarruf yetkisi bir kişiye ait olabileceği gibi, birden fazla kişiye de ait olabilir. Birden fazla kişiye ait olması durumunda, sınaî hakta tasarruf yetkisi bu kişilere ait olduğundan lisans sözleşmesinin bu kişiler tarafından yapılması gerekir.6


Marka lisansı verebilme konusunda tasarruf edebileceklerin başında marka sahibi gelir. Ancak markanın sahibi olmamasına rağmen, örneğin sözleşmeyle kendisine alt lisans sözleşmesi yapma yetkisi tanınan ilk sözleşmenin lisans alan tarafı da lisans verebilme yetkisine sahip olduğundan lisans veren taraf sıfatını kazanır.7

B. Lisans Alan


Marka lisansı sözleşmesinin diğer tarafını ise lisans alan oluşturur. Lisans alan kişi, sözleşmeye dayalı olarak lisans hakkını elde eden ve markayı kullanma yetkisine sahip olan kişidir.8 Lisans alan tek kişi olabileceği gibi birden fazla kişi de olabilir. Özellikle birden fazla kişinin gerçek ya da tüzel kişi olarak, adi ortaklık şeklinde lisans alan taraf olması mümkündür. 9 Eğer lisans sözleşmesi adi ortaklık sözleşmesinin özelliklerini taşıyorsa marka kullanımı birden çok kişiye tahsis edilmiştir. Bu durumda birden çok lisans varlığından söz edilir.10


Lisans alanın ticaretle uğraşıyor olması bakımından 1995 tarihli mülga 556 sayılı KHK’ nın Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik’ in lisans başlıklı 23/II-b maddesinde lisans alanın ticaretle uğraşması gerektiği yününde bir düzenleme yer almış olsa da şu anda yürürlükteki yönetmelikte bu yönde bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle lisans alanın ticaretle uğraşma zorunluluğundan bahsedilemeyecektir.


III. SÖZLEŞMENİN KONUSU


Marka lisansı sözleşmeleri lisans alan kişinin markaya dayalı olarak bazı haklar elde edebildiği bir sözleşme olduğundan konusunu, bir markanın kullanımının devredilmesi oluşturur. Ancak burada devre konu olacak markanın türü önem oluşturmaktadır. Buna göre

marka lisansı sözleşmelerine konu olan markalar, öncelikle tescilli olup olmamasına göre değerlendirilirse, hem tescilli markaların hem de tescil edilmemiş markaların lisans sözleşmelerine konu olabileceğini söylemek gerekir. Eğer lisans sözleşmelerinin konusunu tescilli bir marka oluşturacaksa, bu takdirde marka sahibi, tescil ile doğan ve mutlak nitelikteki markayı kullanım hakkını lisans alana tahsis eder11.


Tescilsiz markalar ise 556 sayılı KHK’ nın korumasından faydalanmamakla birlikte bu, lisans sözleşmelerine konu olmalarına engel değildir. Ancak bu durumda, lisans sözleşmesinin tescil edilmesi mümkün olmadığından lisans alan, tescilin lisans sözleşmeleri bakımından sağladığı korumandan faydalanamayacaktır12. Ancak lisans alan burada marka tescilsiz olmakla birlikte, markanın tanınmışlığından ya da hâlihazırda kullanılıyor olmasından faydalanmaktadır13.


Tescilsiz markaların lisans sözleşmelerine konu olması mümkün olduğundan, tescil başvurusu yapılmış markalarında da lisans sözleşmelerine konu olmaları mümkündür(556 s. KHK m.22). Burada KHK ile marka başvurusunun da bir malvarlığı hakkına konu olabileceği kabul edilmektedir. Yapılan marka başvurusu sonrasında söz konusu markanın tescili mümkün olmazsa, bu durumda yapılan lisans sözleşmesinin konusunu tescilsiz bir marka oluşturacaktır14.


Marka lisansı sözleşmelerinin konusunu oluşturacak diğer tüm markalar ise ortak markalar, ticaret markaları ve hizmet markalarıdır. Ancak garanti markalarının nitelikleri gereği marka lisansı sözleşmesine konu edilmeleri mümkün değildir15. Buna göre ortak markalar, KHK’ nın 55. maddesindeki tanıma göre üretim veya ticaret veya hizmet işletmelerinden oluşan gurubun mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işaretlerdir. Bu bağlamda, ortak markalar birçok işletme adına tescilli olup, her bir marka sahibinin markanın tümü üzerinde bağımsız bir kullanım yetkisi olmakla birlikte; bu yetki, markanın diğer sahiplerinin aynı nitelikteki haklarıyla



sınırlıdır16. Bu türden markaların niteliği lisans sözleşmesinin konusunu oluşturmaya elverişlidir.


Ticaret markaları ise bir işletmenin imalatını veya ticaretini yaptığı malları, başka işletmelerin mallarından ayırt etmeye yarayan işaretlerdir. Bu türden markalar da lisans sözleşmelerine konu olabilmektedir. Bu türden markalar, para, kıymetli evrak, adi senet gibi ayrık durumlar dışında taşınır bir malla ilgili olan ve bu malın üzerine veya ambalajına konulan markalardır17.


Bir işletmenin hizmetlerini, diğer işletmenin hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işaretler ise hizmet markalarıdır. Otelcilik, bankacılık, sigortacılık, eğitim, sağlık vb. alanlarda faaliyet gösteren işletmeler, hizmet sunduklarından, hizmetlerini tanıtmak için marka kullanma yolunu tercih edebilmektedirler18.


Lisans sözleşmelerine konu olmayacak olan garanti markaları ise, marka sahibi tarafından değil, marka sahibinin belirlediği, malın kalitesine ilişkin şartların gerçekleştirilmesi halinde işletmeler tarafından kullanılabilen ve malın kalitesini garanti eden nitelikte markalardır. Burada garanti edilen şey; malın, marka sahibi tarafından kamuya açıklanan bir veya birden çok özelliğine ilişkindir. Buna göre kalite, malın bir özelliği, üretiliş biçimi ya da coğrafi kökenine ya da buna benzer başka bir özelliğine ilişkin olabilir19.


IV. SÖZLEŞMENİN ŞEKLİ


Marka lisansı sözleşmelerinin şekil bakımından hangi şekle bağlı olarak yapılacağı konusunda KHK’ nın 20. maddesinde bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak markanın konu olduğu hukuki işlemler bakımından KHK m. 15/II’ de bir düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme uyarınca, markanın konu olduğu sağlar arası hukuki işlemler yazılı şekle tabi olarak yapılacaktır. Bu düzenleme neticesinde marka lisansı sözleşmelerinin de yazılı olarak



yapılması gerektiği sonucuna varmak mümkündür20. Buradaki yazılı şekil şartı bir ispat şartı değil, geçerlik şartı olarak düzenlenmiştir21.


Lisans sözleşmesinin konusunu tescil başvurusu yapılmış olan bir marka oluşturacak ise yine KHK m. 15/II ve 22 gereğince lisans sözleşmesinin yazılı yapılması gerekecektir22


Lisans sözleşmeleri iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olduğundan BK m. 14/II uyarınca hem lisans alanın hem de lisans verenin imzalarını taşımalıdır. Lisans sözleşmeleri aynı zamanda yazılı şekle tabi olup, resmi şekle veya başkaca bir özel merasime tabi tutulan sözleşme ve aynı zamanda teminat sözleşmesi niteliğinde olmadığından 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu m.5 uyarınca elektronik imza ile de düzenlenebilir23.


Marka lisansı sözleşmeleri bakımından sözleşmenin geçerli olarak kurulması, yazılı şekilde yapılmasına bağlı olmakla birlikte, sözleşmenin içeriğinde yer alması gereken unsurlar da vardır. Bu anlamda öncelikle yazılı yapılacak sözleşmede, objektif esaslı noktaların yer alması gerekmektedir. Buna göre öncelikle sözleşme konusu üzerinde taraflar anlaşmalı, sonrasında ise lisans hakkı tanınacak olan markanın belirlenmesi ya da belirlenebilir hale getirilmesi gerekmektedir24. Buna göre sözleşmenin içerinde yer alması gereken asgari unsurların neler olduğunu sözleşmenin objektif esaslı noktaları belirleyecektir. Bu çerçevede 556 sayılı KHK’ nın Uygulanmasına Dair Yönetmelik25 m.20/II-b’ de belirtilen unsurların sözleşmenin içeriğinde mutlaka yer alması gereken kayıtlar olmadığını belirtmek gerekir26. Yönetmelik m.20/II-b’ de marka lisansı sözleşmesinin içeriğinde yer alacak kayıtlar arasında; lisans alan ve verenin imza ve beyanları, lisansa konu olan mal veya hizmetleri, marka tescil numarasını, marka adını, varsa lisans ücretini ve sözleşmenin süresini göstermiştir. Gerek Yönetmelik’ de gerekse KHK’ da belirtilen bir diğer hususa göre ise lisans sözleşmesinin içeriğinde, marka ile ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve tebliğlere aykırı

Hükümler bulunmamasıdır (MarkKHKY m. 20/I; KHK m. 21/XI). Bu nitelikte aykırı düzenlemeler, sözleşme kurulduktan sonra yapılsa da geçerli olmayacaktır (KHK m. 21/XI – Son cümle).


Marka lisansı sözleşmeleri KHK m. 21/IX hükmü uyarınca sicile tescil edilmedikçe iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemezler. Bu hükme göre tescil kurucu nitelikte olmayıp, açıklayıcı nitelik taşımaktadır27. Bu düzenlemede iyi niyetli üçüncü kişiden söz edildiğinden lisans alan kişinin lisans hakkını tescil ettirmemesi durumunda bu lisansın verildiğini bilen ya da bilmesi gereken üçüncü kişiye karşı lisans hakkını sicile tescil ettirmemiş olsa bile ileri sürülebilir28. Alman hukukunda ise lisans sözleşmesinin sicile tescil ettirilmesi gerekmez29. İsviçre hukukunda ise hakkın üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi tescil edilmiş olmasına bağlı tutulmuştur30. Ancak lisans sözleşmesinin konusunu bir ortak markanın oluşturması halinde KHK’ nın 60. maddesi hükmü gereğince lisansın geçerliliği marka siciline tescile bağlıdır. Konu ortak markaya lisans verilmesi ise tescil, geçerlilik koşuludur.


V. MARKA LİSANSI SÖZLEŞMESİNİN TÜRLERİ


A. Basit Lisans/İnhisari Lisans


KHK m. 21/II gereğince lisans sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamışsa lisans, basit lisans niteliğini taşıyacaktır. Buna göre hukukumuzda lisansın kanuni şekli basit lisans olup, inhisari lisanstan bahsedilebilmesi için mutlaka tarafların bu konuda anlaşmış olmaları şarttır31. Basit lisansta lisans veren sınaî hakkını bir başkasına tekrar lisans verebilme ya da kendisi de bu hakkını kullanabilme imkânına sahiptir. Lisans veren ya birden fazla kişiye lisans vermektedir; ya da bir kişiye vermiş olmakla birlikte kendisi de markayı kullanma


hakkına sahiptir32. Basit lisansta lisans alan marka üzerinde bir tekel hakkı elde etmez. Buna göre basit lisans sözleşmesinde lisans veren yalnızca sahip olduğu gayri maddi malı kullandırma borcu altına girmekte ve lisans alan karşısında bu konudaki münhasır hakkına dayanmaktan vazgeçmektedir. Ancak bunun dışında lisans konusu gayri maddi mal üzerinde üçüncü kişilere kullanma olanağı tanımayacağı veya kendisinin de bu gayri maddi malı kullanmayacağı şeklinde herhangi bir taahhütte bulunması söz konusu olmayacaktır. Bu nedenle de lisans verenin üçüncü kişilere de lisans vermesi mümkün olduğundan bu hakkını iyi niyet ve dürüstlük kuralı çerçevesinde ve özellikle dilediği kişilere lisans vermek suretiyle ilk lisans sözleşmesinin işlem temelini ciddi olarak sarsmaktan kaçınması gerekmektedir33.


Markanın inhisari olmayan lisans sözleşmesine konu olması birden çok bağımsız kişi tarafından kullanılmasına ve markanın, mal ve hizmetlerin menşeini gösterme fonksiyonuna zarar verebilmesine neden olabilir. Ancak yerinde olarak bu zararın önlenebilmesi için KHK n. 21/VIII’ de lisans alanın lisans verenin ürettiği malın veya sunulan hizmetlerin kalitesini garanti edecek önlemleri alma yükümlülüğü getirilmiştir34.


KHK’ nın 21. maddesi 3. fıkrasındaki düzenleme uyarınca inhisari lisans sözleşmelerinde lisans alan, lisans verenin kendisine bıraktığı sınırlar dahilinde markayı kullanma hakkını haizdir. Hatta marka sahibi sözleşmede açıkça saklı tutmamışsa markayı kullanma hakkına sahip olmaz. Buna göre inhisari lisans, lisansın yalnızca tek kişiye verildiği; lisans verenin dahi markayı kullanma hakkının olmadığı bir lisans çeşididir35. Lisans sözleşmesinde inhisari lisans kararlaştırılmasına rağmen sözleşmede bulunan, lisans verenin başkasına da lisans verebileceği yönündeki kayıtlar geçerli olmayacaktır. Ancak sınaî hakkın hak sahibi tarafından bizzat kullanılacağına dair bir haydın inhisari lisans sözleşmesinde geçerli olarak bulunabileceği kabul edilir. Bu durumda sözleşme bağımlı inhisari lisans olarak adlandırılır36.


İnhisari lisansın bir diğer özelliği, inhisari lisans sahibinin marka hakkı sahibi yerine dava açabilmesinin sözleşmeyle yasaklanmadığı müddetçe mümkün olmasıdır. Ancak sözleşmeyle dava açamayacağı kararlaştırılmış olan inhisari marka sahibi ya da inhisari

olmayan lisans sahibi, KHK m. 21/VII hükmüne göre noter vasıtasıyla marka hakkı sahibine dava açması yönünde bir bildirimde bulunduktan sonra, marka hakkı sahibinin bu talebi olumsuz karşılaması ya da bildirimi aldığı tarihten itibaren üç ay içinde dava açmaması durumunda, yaptığı bildirimi de ekleyerek kendi adına dava açabilir.


B. Normal Lisans / Alt Lisans


Normal lisans sözleşmesinde marka hakkı sahi, bu hakkı kullanımını bir başka kişiye devretmektedir. Marka hakkı sahibi dışında lisans sözleşmesiyle lisans hakkını elde eden lisans alanın marka üzerinde bir başka kişiye lisans vermesi durumunda ise alt lisanstan bahsedilir. Lisans verenin, lisans alan kişinin marka ile ilgili bir başka kişiyle lisans sözleşmesi yapabileceğini mutlaka yaptıkları lisans sözleşmesinde öngörülmüş olması gerekmektedir. Böylece lisans veren lisans sözleşmesiyle lisans alana, markanın başka bir kişiye lisans verilebileceği konusunda yetki vermiş olmaktadır37.


Lisans sözleşmesi eğer inhisari lisans sözleşmesi türünde yapılmış ise lisans alan bir başka kişiyle alt lisans sözleşmesi yapamaz. Yani inhisari lisans, alt lisans verilmesine engel oluşturmaktadır38.


Alt lisans sözleşmesinin yapılabilmesi için mutlaka ilk yapılan lisans sözleşmesinde lisans alana bu yönde bir yetkinin verildiği belirtilmelidir. Bu durumun sözleşmede açıkça belirtilmesinde yarar vardır39. Lisans alanın kendisine bir yetki verilmemiş olmasına rağmen alt lisans sözleşmesi yapması durumunda lisans alan, lisans verene karşı lisans sözleşmesi uyarınca sorumlu olacağından, meydana gelen zararlarını talep edebilecektir40. Lisans hakkına sahip olmayan ya da yetkisi olmayan kişiden iyi niyetle alt lisans hakkı kazanılması mümkün değildir. Aynı şekilde lisans sözleşmesinin içeriğinde herhangi bir bölgesel ya da kanunsal bir sınır varsa alt lisans sözleşmesi de bu sınır dâhilinde yapılabilecektir. Bunun gibi lisans sözleşmesi sona erdiği takdirde ya da herhangi bir sebeple geçersiz olduğu takdirde alt lisans sözleşmesi de sona erecek ya da geçersiz kabul edilecektir41.


C. Tam Lisans / Kısmi Lisans

Lisans sözleşmesinde sözleşmeye konu sınaî hakkın tamamı sözleşmeye konu edilmişse tam lisanstan; bir kısmı konu edilmişse kısmi lisanstan bahsedilecektir. Bu türden lisans sözleşmeleri yalnızca konusu marka olan lisanslarda mümkündür. KHK m.20 uyarınca lisans, markanın tescil edildiği tüm mal ve hizmetleri kapsıyorsa tam lisans; tescil edilen mal veya hizmetlerden bir kısmı kapsıyorsa da kısmi lisans söz konusudur.


VI. MARKA LİSANSI SÖZLEŞMESİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ


Marka lisansı sözleşmelerinin hukuki niteliğiyle ilgili olarak öncelikle bu tür sözleşmelerin kural olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olduğunu belirtmek gerekir. Bu nedenle bu sözleşmelere Borçlar Kanunu’nun karşılıklı yüklenimleri içeren sözleşmelerle ilgili hükümleri kıyasen uygulanabilecektir42. Ancak marka lisansı sözleşmesi istisnaen tek taraflı olarak da yapılabilir. Buna göre özellikle bir ortak markanın lisans sözleşmesine konu olması durumunda sözleşme, ortaklıklar hukukuna ait unsurlar içerdiğinden, tek taraflı olarak yapılabilir. Bunun gibi aynı zamanda sözleşmede lisans bedeli kararlaştırılmaması durumunda da sözleşme tek taraflı kabul edilir43.


İki tarafa borç yükleyen sözleşme olarak lisans sözleşmeleri gibi marka lisansı sözleşmesi de, sürekli borç ilişkisi doğurur, bu nedenle fesihle sona erdirilebilir44.


Lisans sözleşmeleri ve marka lisansı sözleşmeleri hukukumuzda yasal bir tanımla düzenlenmemiştir ancak varlığı KHK’ nın 19. ve 20. maddeleriyle öngörülmüştür. Yasal bir tanımı olmadığından marka lisansı sözleşmelerinin hukuki niteliği konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. KHK’ daki düzenlemelerine rağmen, sözleşmenin yapısı da bu hükümlerde yer almadığından marka lisansı sözleşmeleri sui generis nitelikte sözleşmelerdir45.


İsimsiz sözleşmelerden kendine özgü yapısı olan sözleşmeler, karma sözleşmeler ve bileşik sözleşmeler, lisans sözleşmesinin hukuki niteliğinin belirlenmesinde ileri sürülen görüşler arasındadır. Bu görüşlerden lisans sözleşmesinin bir karma sözleşme olduğunu ileri

süren görüşe göre lisans alan ve lisans veren arasındaki ilişki satım, adi ortaklık ve hasılat kirası sözleşmelerinden unsurlar içermektedir. Bu nedenle tarafların arasındaki bu ilişkiye somut olayın özelliklerine göre bu üç sözleşmeden birinin veya birkaçına ait hükümler uygulanacaktır46. Bu çerçevede lisans sözleşmesinin hâsılat kirası sözleşmesi ile benzerliği yönünde görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşe göre lisans sözleşmeleri hâsılat kirası sözleşmelerine benzer nitelikte olduğundan, bu sözleşmeye ilişkin kurallar lisans sözleşmelerine uygulanabilecektir. Buna göre hâsılat kirası sözleşmelerinde bir malın yanı sıra bir hakkın da kullanımının devredilmesi mümkün olduğundan lisans sözleşmelerinde de gayri maddi bir malın kullanımı devredildiğinden bu iki sözleşme arasında benzerlik kurulmaktadır. Bu sözleşmelerin benzer nitelikte olmaları bazı durumlarda hasılat kirasına ilişkin hükümlerin, lisans sözleşmelerine de uygulanabileceği yönünde görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur47.


Lisans sözleşmeleriyle benzerliği öne sürülen bir diğer sözleşme ise satım sözleşmesidir. Ancak lisans sözleşmeleri satım sözleşmelerinden farklı olarak taraflar arasında uzun süreli bir ilişki kurulmasına sebep olur ve aynı zamanda taraflar arasındaki borç bir sürekli borç ilişkisidir48. Lisans sözleşmesi ile satım sözleşmesini ayıran unsur bunun yanı sıra kural olarak belirli bir süreliğine gayri maddi hakkın kullanımının devridir49.


Lisans sözleşmeleri bir de adi ortaklık sözleşmeleriyle benzerlik gösterirler. Bu benzerlik ancak lisans sözleşmesinin taraflar arasında işbirliği amacıyla yapılması halinde söz konusu olabilir. Bu durumda lisans alan ve lisans veren adi ortaklık sözleşmesi gereğince ortak bir amacı gerçekleştirme yönünde iradelerini birleştirmektedirler. Hatta taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinde affectio societatis unsuru var ise bu durumda hâsılat kirası ya da satım sözleşmesi hükümlerinin bu sözleşmeye uygulanması da mümkün olmayacaktır. Çünkü bu sözleşmeler karşılıklı iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Affectio societatis unsuru bulunan bir adi ortaklık sözleşmesi sinelagmatik nitelikte olmayacağından, bu sözleşmeye yalnızca adi ortaklığa ilişkin hükümlerin (BK 520 vd) uygulanması mümkündür50.


Belirttiğimiz tüm bu nedenlerle lisans sözleşmeleri, kendisine benzeyen bu tür sözleşmeler tipik sözleşme niteliğinde olmalarına rağmen; bir sınaî hakkın kullanımının devrine yönelik ve atipik unsurlar içeren sözleşme olduğundan, karma sözleşme olarak nitelendirilemezler. Bu nedenle lisans sözleşmelerine hasılat kirası, satım sözleşmesi ya da adi ortaklık sözleşmesinin hükümleri kıyasen uygulanacaktır. Bu nedenle de lisans sözleşmeleri bu tipik sözleşme hükümlerinin uygulama alanı bulduğu bir sui generis sözleşmelerdir51.


Marka lisansı sözleşmeleri mal varlıksal etki bakımından ise yine farklı değerlendirilmiştir. Bu çerçevede lisans sözleşmelerinin konu olarak ayni hak ya da nispi hak içermeleri, bu sözleşmelerin bir borçlandırıcı işlem mi yoksa tasarruf işlemi mi olduğu noktasında farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Buna göre lisans sözleşmesinin konusu bir mutlak hak oluşturduğundan genelde bu sözleşmenin bir tasarrufi işlem niteliğinde olduğu düşünülmektedir. Ancak doktrinde kabul edilen baskın görüş, bu sözleşmenin bir borçlandırıcı işlem niteliğinde olduğudur. Bu görüşe göre mutlak hakkı konu alan lisans sözleşmelerinde dahi mutlak hak üzerinde tasarrufta bulunulmamakta, yalnızca karşı tarafla borçlandırıcı bir ilişki içine girildiği savunulmaktadır. Dolayısıyla bu görüşe göre lisans sözleşmesi bir borçlandırıcı işlem niteliği taşımaktadır52. Ancak diğer görüşe göre lisans sözleşmelerinin konusu bir mutlak hak oluşturduğundan bu sözleşmeler bir tasarruf işlemi niteliği taşımaktadır53. Alman Hukukunda lisans sözleşmeleri kural olarak inhisari niteliktedir. Ancak taraflar bunun aksini de sözleşmede kararlaştırabilirler. İnhisari lisans sözleşmeleri ise lisans alan kişiye mutlak bir hak sağladığından bu sözleşmenin bir tasarrufi işlem niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Ancak taraflar bunun aksini de sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kararlaştırabilirler. Yani inhisari marka lisansı sözleşmeleri kural olarak tasarrufi işlem niteliğindedir54. Ayrıca alman hukuku bakımında lisans alan kişinin markanın uğradığı tecavüze karşı marka hukuku kaynaklı bir mutlak hakka sahip olduğu kabul edilmektedir. Marka lisansı sözleşmesinde söz konusu edilen ve lisans alana verilen hak taraflar aksini kararlaştırmadıkça, mutlak nitelikte bir lisans kullanım hakkının verilmesidir.





Bunun dışında sözleşmede lisans verilmesinin mutlak etki yarattığı belirtmek veya lisansın lisans alana mutlak bir hak vermediğini kararlaştırmak da mümkündür55.


Kanımızca hukukumuz bakımından yapılacak değerlendirmede lisans hakkının hukuki niteliği göz önüne alınmalıdır. Hukukumuz bakımından lisans hakkının hukuki niteliği tartışmalı olmakla birlikte kanımızca mutlak hak olarak nitelendirilmesi uygun olacaktır. Mutlak hak olarak nitelendirilmesi ise tasarruf işlemi olarak nitelendirilmesine sebep olacaktır. Kanımızca mutlak hak olarak nitelendirilmesi gereği, tescilin üçüncü kişilere etkisinden kaynaklanmaktadır. Yani tescil edildiğinde hak üçüncü kişilere ileri sürülebilir nitelik aklıyorsa, tescil edilen lisans sözleşmeleri lisans alana mutlak bir hak verir. Dolayısıyla tescil edilmemiş lisans sözleşmeleri bir borçlandırıcı işlem niteliği taşır.


VII. TARAFLARIN HAK VE BORÇLARI


A. Tarafların Borçları


1. Lisans verenin borçları

a. Markanın Kullanımını Lisans Alana Sağlama Borcu

Lisans verenin asli borçlarından ilki ve en önemlisi, marka üzerindeki kullanımın lisans alana sağlanmasıdır. Lisans verenin sahip olduğu markanın belli bir mal ya da hizmet için kullanılması hakkını lisans alana tanıdığından markanın lisans alan kişi tarafından kullanılmasını sağlayacak tüm yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiği bu borcun içeriğine dâhildir. Yani bu borç lisans veren bakımından lisans alanının kullanımını sağlamak üzere gereken tüm önlemleri almak yükümlülüğü altındadır56. Lisans verenin bu gibi yükümleri doktrinde olumlu yükümler olarak nitelendirilerek; lisans verenin yalnızca lisans sözleşmesinden olumlu yükümlerinin söz konusu olabileceği ileri sürülmektedir. Bu görüşe göre lisans verenin lisans alanın kullanımına itiraz etmemek yönünde olumsuz olarak nitelendirilen bir borcu olmadığı ifade edilmektedir. Yani lisans verenin olumsuz karakterli olarak kendisine ait marka hakkını lisans alana karşı ileri sürmekten kaçınması şeklinde bir

yükümünün pek bir öneminin bulunmadığı belirtilmektedir57. Ancak bizim de katıldığımız görüşe göre taraflar sözleşmede olumsuz karakterli olarak lisans verenin lisans alanın kullanımına itiraz etmemek taraflar bakımından sözleşmede önemli bir edim haline getirilmişse burada lisans verenin yükümünün olumsuz olmadığı söylenemeyecektir. Yani her halükarda böyle bir ayrımın gereksiz olduğu düşünülemez. Taraflar lisans sözleşmesinde kısmen olumlu, kısmen de olumsuz yükümlülükler kararlaştırabilirler. Hangi niteliğin işlevsel ya da hukuk tekniği bakımından önem taşıdığına tarafların karar vermesi gerekir58.


Lisans verenin ana yükümlülüğü olarak markanın kullanımını sağlama borcu marka için gerekli masrafların ve harçların ödenmesi ya da marka tecavüzü söz konusu olduğunda gereken davaların açılması yönünde harekete geçme şeklinde gerçekleşebilir. Bu gibi durumlarda kullanımı sağlamaya yönelik yükümlülük yerine getirilmiş olur59. Bu açıklamalarımız doğrultusunda diyebiliriz ki lisans verenin asli yükümü marka lisansı sözleşmesine konu oluşturan markayı sözleşmede kararlaştırılan çerçevede lisans alana kullandırma yükümüdür. Bu asli yükümlülüğe lisans verilmiş markanın örneğin markanın koruma süresinin uzatılmasına ilişkin ücretin ödenmesi gibi marka hakkının korunmasını sürdüren yükümlülükler de dâhildir60.


b. Kaliteyi Koruma Yönünde Gerekli Bilgileri Verme ve Kontroller Yapma Borcu

Lisans verenin sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü KHK m. 21/VIII’ de ‘’Marka sahibi, talimatlarıyla uygunluk içinde, lisans alan tarafın üretilen malın veya sunulan hizmetlerin, kalitesini garanti edecek tüm önlemleri alır.’’ Şeklinde belirtilmiştir. Hatta lisans verenin bu yönde bir kaliteyi garanti etme yani bir tefekkül borcundan da bahsedilebilir61.


2. Lisans Alanın Borçları

a. Markayı Sözleşmeye Uygun Kullanma Borcu

Lisans alanın lisans sözleşmesinden doğan asli yükümü, lisansla kullanımını devraldığı markayı sözleşme koşullarına ve kararlaştırılan ölçüde kullanabilme hakkının olmasıdır. Aslında sözleşmeye uygun kullanma yükümünden de önce markanın lisans alan tarafından kullanılma yükümlülüğünden bahsedilmelidir. Bu yükümlülük KHK m. 14/I’ de belirtilen beş yıllık süreden dolayı akla gelmektedir. Bu düzenleme uyarınca marka beş yıl boyunca kullanılmaz ise iptal edileceğinden, lisans alanın (özellikle inhisari lisansta) markanın iptaline sebep olacak şekilde hareket etmemesi yani markayı bizzat kullanması gerekmektedir62.


Aynı şekilde lisans alan markayı kullanırken markanın hükümsüzlüğüne sebep olacak hareketlerden de kaçınmalıdır. Bu doğrultuda lisans alanın KHK m. 41/e’ de belirtildiği şekilde malın kalitesi, üretim yeri ve coğrafi kaynağı konusunda halkta yanlış anlama ihtimali yaratmayacak şekilde kullanma yükümlülüğü vardır63.


Lisans alanın lisans sözleşmesiyle edindiği kullanım hakkı sınırsız değildir. Lisans alanın lisans konusu markayı hakkın niteliğine uygun ve lisans verenin bu konudaki uyarılarına uygun olarak kullanma yükümlülüğü vardır. Dolayısıyla markayı kullanırken markanın ilgili olduğu mal veya hizmetlerin gerektiği kalitede olmasına özen göstermelidir64.


b. Lisans Bedelini Ödeme Borcu


Lisans alanın ana sözleşmesel yükümlerinden birisi de lisans bedelini ödeme borcudur.

Lisans bedelini taraflar sözleşmede serbestçe belirleyebilirler. Doktrinde lisans sözleşmelerinde mutlaka ücret ödemeye ilişkin hükümlerin yer alması gerekliliği söz konusuymuş gibi düşünülse de kanımızca lisans sözleşmeleri ücret kararlaştırılmaksızın tek taraflı olarak da yapılabileceğinden sözleşmenin kurulması bakımından ücretin kararlaştırılmamış olması da mümkündür65. Aynı zamanda sözleşmede lisans bedelinin kararlaştırılmadığı durumlarda zımnen, uygun bir bedel üzerinde anlaşıldığı da kabul edilebilir66.


Tarafların sözleşmede lisans bedeli konusunda ise nasıl anlaşacakları konusunda herhangi bir hüküm mevcut değildir. Bu demektir ki lisans sözleşmesine konu olan markanın değeri ve tanınmışlığı lisans sözleşmesinin bedelini de etkileyecektir. Markanın konusu, lisans

Bedelinin miktarını da değiştirir. Buna göre markanın rekabet değeri ve tanınmışlık derecesi ne kadar yüksek ise, lisansa konu olduğunda lisans bedeli de o kadar yüksek olur67.


c. Kaliteyi Koruma Borcu


Lisans alanın bu borcu, lisans verenin garanti borcuna benzemektedir. KHK m. 21/VIII’ de lisans verenin garanti için gereken tüm önlemleri alacağı düzenlenmekle birlikte, lisans verenin de aynı yönde bazı yükümlülükleri bulunmaktadır. Buna göre KHK’ da açıkça düzenlenmemesine rağmen lisans alanın markanın kalitesini garanti borcunun kanundan doğan bir yükümlülük olduğunu söyleyebiliriz. Yani lisans veren, lisans alana kaliteye ilişkin talimat vermese ya da sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi lisans alanın kaliteyi garanti borcu bulunmaktadır. Lisans alan, bu yükümlülüğü nedeniyle kalite konusunda ortaya çıkan tüm aksaklıkları lisans verene bildirmekte yükümlüdür68.


B. Tarafların Hakları

Lisans verenin borçlarının karşılığını, lisans alanın hakları oluşturmaktadır. Aynı şekilde lisans alanın borçlarının karşılığını lisans verenin hakları oluşturmaktadır. Lisans alanın bu anlamda markanın sözleşmeye uygun şekilde kullanımının tahsisini isteme hakkıdır. Lisans veren lisans sözleşmesi çerçevesinde marka hakkını lisans alana devrettiğinden, bu hakkı lisans alana tahsis etmekle yükümlü olacaktır. Bu yükümlülüğüne aykırı hareket ederse, lisans alan bu hakkını lisans verene karşı ileri sürebilir. Lisans alan aynı zamanda markanın kalitesinin korunması için gerekli önlemlerin alınmasını da lisans verenden talep edebilecektir. Bu da lisans alanın bir diğer hakkı olarak karşımıza çıkmaktadır.


Lisans verenin ise markanın lisans alan tarafından sözleşmeye aykırı kullanımı söz konusu olduğundan sözleşmeye uygun kullanımını talep edebilmesi mümkündür. Lisans alanın sözleşmeyle edindiği hakkı sözleşmeye aykırı kullanması, lisans verenin hakkını zedeler.


Lisans verenin bir diğer hakkı sözleşmede belirlenen lisans bedelini talep hakkıdır. Lisans alanın sözleşmedeki asli yükümlülüğü lisans bedelini ödemektir. Bu hakkı dışında lisans veren, lisansla lisans alanın kullanımına sunduğu markanın kalitesinin korunması için

gereken talepleri yerine getirme hakkına sahiptir. Görüldüğü gibi tarafların yükümlülüklerinin karşılığı, haklar oluşturmaktadır.


Lisansın, taraflara hangi hakları vermesinden ziyade bu hakkın niteliği önemli bir husustur. Özellikle lisans sözleşmesiyle lisans alanın edindiği hakkın niteliği tartışma konusu yapılmıştır. Doktrinde bu hakkın niteliği farklı değerlendirmelere konu olmaktadır. Lisans hakkı öncelikle bir malvarlığı hakkıdır69. Bu anlamda malvarlıksal bir hak olduğundan lisans alanın bu hakkının bir ayni hak olup olmadığı sorusu akla gelmektedir. Ayni haklar, kişilere eşyalar üzerinde doğrudan doğruya hâkimiyet sağlayan mutlak haklar olarak tanımlanmaktadır. Eşya üzerindeki doğrudan doğruya hâkimiyetin bir sonucu olarak ayni haklar herkese karşı ileri sürülebilir ve herkes tarafından da ihlal edilebilir haklarıdır. Ayni haklar mutlak hakların bir çeşididir. Buna göre eşyalar üzerindeki mutlak haklar ayni haklardır70.


Lisans alan bakımından edinilen hakkın bir ayni hak olabilirliği düşünüldüğünde lisans alanın edindiği markayı kullanma hakkı dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla marka hakkı sahibinin marka üzerindeki hakkı değerlendirildiğinde marka hakkı sahibinin marka üzerindeki hakkının bir ayni hak olarak nitelendirilemeyeceği görülecektir71. Öncelikle bir ayni hakkın varlığından söz edilebilmesi için maddi varlığa sahip bir eşyanın72 varlığı gerekir. Ancak marka, patent gibi gayri maddi mallar eşya olarak nitelendirilemeyeceğinden bunlar üzerindeki haklar ayni hak olarak nitelendirilemez. Yani eşya hukukunda ayni haklara ilişkin hükümlerin, ayni hak sahibine tanıdığı yetkilerin ve koyduğu sınırlamaların sadece ayni haklara uygulanması mümkündür; diğer mutlak haklara uygulanması mümkün değildir73.

Ayni haklarda aynı zamanda sınırlı sayı ilkesi söz konusudur. Buna göre kanunda ayni nitelikteki haklar sınırlı olarak ve emredici hükümle belirtildiğinden kişiler bu belirtilenler dışında ayni hak yaratamazlar74. Lisans alanın lisans sözleşmesiyle edindiği bu hakkı ayni hak olarak nitelendirmek bu açıdan mümkün değildir75. Aynı zamanda ayni hakların konusunu mutlaka bir eşya oluşturacağından ve gayri maddi nitelikteki fikri ve sınaî haklar eşya olarak nitelendirilemeyeceğinden marka hakkının ayni hak olarak nitelendirilmesi mümkün gözükmemektedir.


Doktrinde lisans hakkının hukuki niteliğiyle ilgili olarak, lisans alana mutlak ya da nispi bir hak sağladığı yolunda da farklı görüşler mevcuttur. Bu görüşlerden ilkine göre76 konusu gayri maddi bir hak olan lisansın, lisans alana sağladığı hak bir mutlak hak niteliği taşır. Lisans alanın edinmiş olduğu hakkın mutlak hak niteliği taşıdığını öne süren görüşe göre lisans alan basit ya da inhisari lisansla mutlak hak edinmektedir. Bunun nedeni ise lisans alanın markaya tecavüz halinde faile karşı kendi adına dava açabilme yetkisine sahip olmasıdır. Aynı şekilde lisans alan, lisansın sicile tescil edilmesi halinde bu hakkın üçüncü kişilere karşı da ileri sürebilmektedir. Lisans alan bu türden imkânlara sahip olduğuna göre, bu hak da mutlak hak olarak nitelendirilmelidir. Mutlak bir hak olduğunu ileri süren görüş ise sadece inhisari lisansla edinilen hakkı mutlak hak olarak nitelendirmektedir. Bunun nedeni ise basit lisansta lisans alanın marka sahibi adına doğrudan dava açma yetkisinin bulunmamasıdır77. Ancak kanımızca bu görüşe katılma olanağı yoktur. Zira basit lisansta dava hakkı tamamen elinden alınmış değildir. Ayrıca lisans sözleşmesinin sicile tescil edilmedikçe üçüncü kişilere ileri sürülememesi öngörüldüğünden (KHK m. 21/X ), örneğin bir inhisari lisans sözleşmesi yapıldığında sicile tescil edilmeden üçüncü kişilere işeri sürülebilmesi mümkün olmayacağından burada da hakkın mutlak etkisinden bahsedilemeyecektir.




Lisans hakkının bir nispi hak olduğunu ileri süren görüş ise öğretide baskın görüştür. Bu görüşe göre marka hakkının başkasına kullandırılması bir sözleşme ile gerçekleştiğinden, sözleşmenin yapılması lisans alana bir nispi hak sağlamaktadır78. Kanımızca lisans hakkının mutlak hak olduğunu ileri süren görüşün dayanağı olan lisans alanın dava açabilme hakkı lisans hakkının hukuki niteliğinden kaynaklanmamakta; yasayla özel olarak düzenlenen bir hak niteliği taşımaktadır.


Bir diğer görüşe göre79 lisans hakkı, lisans sözleşmesi ile lisans alanın elde ettiği bir kullanım hakkı olduğundan ve tarafların sözleşmeyi adi yazılı şekilde yapmalarıyla doğduğundan, marka sahibinin mutlak hakkından ayrı değerlendirilmelidir. Yani marka hakkı sahibinin marka üzerinde mutlak hakkı söz konusu iken, lisans alan marka hakkının kullanımını devralır; ancak marka hakkına sahip kişi değildir. Bu nedenle lisans alanın elde etmiş olduğu bu hak öncelikle şahsi niteliktedir. Aynı şekilde lisans sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapılmasıyla lisans hakkı doğmaktadır. Ancak lisans hakkının üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi tescil koşuluna bağlıdır. Eğer lisans hakkı mutlak nitelikte olsaydı hakkın doğmasıyla birlikte yani sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasıyla birlikte herkese karşı ileri sürülebilmesi gerekirdi.


Lisans sözleşmesinin lisans alana bir mutlak mı yoksa nisği hak mı verdiği noktasından önce belirtilmesi gereken nokta, lisans sözleşmesinin her ne çeşitte olursa olsun, lisans alana bir kullanma hakkı vermesidir. Lisans verenin marka üzerindeki hakkı bir mutlak haktır. Mutlak hak, her zaman ve herkese karşı ileri sürülebilen ve herkes tarafından ihlal edilebilen haklardır80. Marka sahibi marka üzerinde sahip olduğu hakkın kullanımını bir başka kişiye devrettiği takdirde bu kişi de marka hakkını kullanma hakkını elde edecektir. Hatta marka sahibi adına marka hakkının korunması için gereken davaları açması da mümkün olacaktır. Lisansın inhisari olması durumunda lisans alan doğrudan dava açabilirken; basit lisansta lisans alanın doğrudan dava açamayacağı kabul edilir(KHK m. 21/VI – VII). Her ne şekilde olursa olsun lisans alan marka hakkının bir üçüncü kişi tarafından ihlal edilmesi durumunda dava açabilme yetkisine sahip ise, lisans ile edindiği hak bir mutlak hak olacaktır. Bunun nedeniyse lisans alanın markanın kullanımının devredilmesi neticesinde marka sahibi adına değil; bizzat kendisinin dava açma yetkisinin olmasıdır. Yani lisans alan açacağı dava

ile sadece marka hakkı sahibinin uğradığı ihlali ileri sürmekte değil; aynı zamanda lisans ile elde etmiş olduğu hakkın da ihlale uğramış olduğunu ileri sürmektedir81. Lisans alanın bu hakkını üçüncü kişilere de ileri sürebilmesi söz konusu olduğundan özellikle tescil edilmiş lisans sözleşmelerinin lisans alana mutlak hak verdiği ileri sürülebilir.


VIII. MARKA HAKKININ KORUNMASI

A. İnhisari Lisans Alan Bakımından

Bu başlık altında inceleyeceğimiz husus, marka hakkına tecavüz edilmesi halinde lisans alanın hangi yollara başvurabileceğidir. Marka hakkına tecavüz durumunda fail, markanın ticari itibarından haksız yere menfaat elde etmiş olacak ve aynı şekilde markanın da itibarı zedelenmiş olacaktır. bu riskin önüne geçebilmek bakımından lisans alana, marka hakkı sahibi ile aynı davaları açabilme yetkisi tanınmıştır. Ancak öncelikli dava açma hakkı lisans veren marka hakkı sahibine aittir82.


Kural olarak marka hakkı sahibi dava açabilme hakkına sahip olsa da KHK m. 21/VI’ da yalnızca inhisari lisans sahibinin, marka hakkı sahibi adına dava açmaya yetkili olduğu belirtilmiştir. Bu hükme göre lisans alan, marka hakkı sahibinin KHK m. 61’ de belirtilen davaları açabilir. Ancak lisans inhisari nitelikte de olsa taraflar sözleşmede lisans alanın dava hakkı olmadığını kararlaştırabilirler. Bu durumda inhisari lisans alanın hukuki durumu, basit lisans alan kişiyle aynıdır. Çünkü basit lisans sözleşmelerinde lisans alanın, marka hakkı sahibi adına dava hakkı yoktur. Bu anlamda KHK’ da lisansın türleri göz önüne alınarak dava açma hakkı bakımından bir ayrım yapılmıştır83.


Sözleşmeyle dava açma olanağını ortadan kaldırmayan inhisari lisans alan kişi, marka hakkı sahibi adına KHK’ nın 62. maddesinde öngörülen davaları açabilir. Öncelikle lisans alan marka hakkına yönelik tecavüzün önlenmesini veya durdurulmasını dava edebilir. Bu dava hem kendi haklarını hem de marka hakkı sahibinin haklarını koruyucu niteliktedir. Aynı zamanda lisans alan, 62. maddede belirtilen maddi ve manevi tazminat davası (bent b), marka hakkına tecavüz dolayısıyla el konulan mallar üzerinde mülkiyet hakkı tanınması davası (bent d); 64. maddede belirtilen taklit markanın kullanımı sebebiyle tazminat davası, kendi adına

Açabileceği davalar niteliğindedir. Özellikle inhisari lisans alanlar bu davaları kendileri açabilirler. İnhisari lisans alanların açacakları bu davaların kendi lehlerine sonuçlanması durumunda davalının ödemekle yükümlü olduğu bedel doğrudan lisans alana ait olur84.


İnhisari lisans alanın dava açması durumunda, marka hakkı sahibinin dava açma hakkı bertaraf olmaz. Çünkü marka hakkı sahibi marka üzerinde mutlak hakka sahiptir. Hem marka hakkı sahibinin hem de lisans alanın ayrı ayrı dava açmaları durumunda ise davaların birleştirilmesi yoluna gidilebilir, ancak bu durum zorunlu değildir. Çünkü marka hakkına tecavüz nedeniyle uğranılan zarar hem marka sahibinin hem de lisans alanın malvarlıklarında ayrı ayrı meydana gelecektir. Dolayısıyla zararın miktarı zaten ayrı ayrı değerlendirilecektir. Davaların birleştirilmesi usul ekonomisi açısından düşünülebilir.


B. Basit Lisans Alan Bakımından


Basit lisans alanın kural olarak dava hakkı yoktur. Ancak belirli koşulların gerçekleşmesiyle basit lisans alan, marka hakkına tecavüz halinde dava açabilmektedir. Basit lisans alan gibi sözleşmeyle kendisine dava hakkı tanınmamış olan inhisari lisans alanın dava açabilmeleri için KHK m. 21/VI’ da belirtilen koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bu hükme göre marka hakkına tecavüz halinde öncelikle lisans alanın marka hakkı sahibine noter aracılığıyla hukuki yollara başvurması için bir bildirimde bulunması gerekecektir. Bildirimin noterden yapılması bir ispat koşuludur85. Bu bildirimin yapılmasından sonra marka hakkı sahibinin dava açmayacağını bildirmesi ya da üç ay geçmesine rağmen dava açmaması durumunda lisans alan kendi adına dava açma hakkını kazanır. Lisans alan dava açtıktan sonra bunu marka hakkı sahibine bildirmekle yükümlüdür (KHK m. 21/VII – son cümle). Bu bildirimin yapılması, marka hakkı sahibinin açılan davaya katılmasını sağlamak amacıyla öngörülmüştür86.


Basit lisans alanın ya da sözleşmeyle dava hakkı ortadan kaldırılmış olan inhisari lisans alanın üç aylık sürenin dolmasından evvel, ciddi bir zarar tehlikesinin varlığı halinde ihtiyati tedbir isteyebileceği de KHK m. 21/VII’ de açıkça belirtilmiştir. Bu hükümde lisans


alanın bildirim yükümünden bahsedilmemektedir. Lisans alan, ciddi bir zarar tehlikesinin varlığı halinde herhangi başka bir bildirim ya da süre şartı olmaksızın ihtiyati tedbir talebinde bulunabilir87.


Bilindiği gibi ihtiyati tedbirin alınması hukuki sonucun doğması için yeterli değildir. Buna göre ihtiyati tedbirin tamamlanması için dava açılması gerekir. İşte bu aşamada ihtiyati tedbir kararının alınmasını sağlayan lisans alan, tedbirin alındığı marka sahibine bildirilmelidir. Bu bildirimden sonra marka hakkı sahibi, dava açmayacağını bildirirse lisans alan bu ihtiyati tedbiri takip eden davayı süre geçirmeksizin açabilir88.
























KAYNAKÇA


ARKAN, Sabih; Marka Hukuku, C. II, Ankara, 1997.


BAŞLAR; Yusuf; Marka Lisans Hakkının ve Marka Lisansı

Sözleşmesinin Hukuki Niteliği, Terazi

Hukuk Dergisi, Y. 3, S..20, Nisan 2008


BERKHAN; İhsan; Marka Lisans Sözleşmesi, LEGAL Fikri

Sınai Haklar Dergisi, Y.4, S. 13.


BOZKURT – YAŞAR, Sevgi; Marka Lisansı Sözleşmesinin Şekli ve

Lisansın Sicile Kaydı, Terazi Hukuk

Dergisi, Y. 1, S.1, Eylül 2006.


ERTAŞ, Şeref; Eşya Hukuku, Gözden Geçirilmiş 8. Bası,

Ankara, 2008.


FEZER; Karl – Heinz; Markenrecht, 4. Auflage, München, 2009.


GÜRZÜMAR; O. Berat; Franchize Sözleşmeleri ve bu

Sözleşmelerin Temelelini Oluşturan

Sistemlerin Hukuken Korunması, İstanbul,

1995.


INGERL, Reinhard/ROHNKE, Cristian; Markengesetz Kommentar

München, 2010.

KARAHAN, Sami/SULUK,

Cahit/SARAÇ, Tahir/NAL Tamer; Fikri Mülkiyet Hukukunun Esasları,

Ankara, 2009.

KAYA, Arslan; Marka Hukuku, İstanbul, 2006


ONGAN, Burak; Sınai Haklara İlişkin Lisans

Sözleşmesinde Tarafların Hukuki

Durumu, Ankara, 2007.

ORTAN, Ali Necip; Patent Lisansı Sözleşmesi, Ankara, 1979.


ÖZDEMİR, Saibe Oktay; Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmeleri

ve Rekabet Hukuku Düzenlemelerinin

Lisans Sözleşmelerine Uygulanması,

İstanbul,2002.


ÖZDEMİR, Saibe Oktay; Fikri Nitelikteki Sınai Değerler,

Üzerindeki Haklar ile Bunlara İlişkin

Verilen Lisansın Hukuki Niteliği, Prof.

Dr. Ergun Özsunay’a Armağan, İstanbul

2004 (Hukuki Nitelik)


ÖZEL, Çağlar; Marka Lisansı Sözleşmesi, Ankara 2002.

PFAFF,Dieter/OSTERRIETH,Cristian; Lizaenzvertraege-Formularkommentar-

München, 2010.


TEKİNALP, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, 2004.

YASAMAN, Hamdi; Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi, C.

II, İstanbul,2004.


ZEVKLİLER, Aydın/ACABEY,

Beşir/GÖKYAYLA, K. Emre; Medeni Hukuk, Gözden Geçirilmiş ve

Genişletilmiş 6. Bası, Ankara, 2000.







1 ÖZDEMİR, Saibe OKTAY; Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmeleri ve Rekabet Hukuku Düzenlemelerinin Lisans Sözleşmelerinde Uygulanması, İstanbul, 2002, s.9.

2 KARAHAN, Sami/SULUK, Cahit/SARAÇ, Tahir/NAL Tamer; Fikri Mülkiyet Hukukunun Esasları, Ankara, 2009,s,321-322

3 ÖZDEMİR, S.9-10

4 YASAMAN, Hamdi; Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi, C II, İstanbul,2004,s.737.

5 ÖZEL, Çağlar; Marka Lisans Sözleşmesi, Ankara, 2002. s.59.

6 ÖZDEMİR, s. 61. Özellikle bu husus diğer sözleşmeler açısından, PatKHK m. 85/III ve End. Tas. KHK m.12/III’ DE açıkça belirtilmiştir.

7 YASAMAN, s. 744–745

8 YASAMAN, s. 744

9 ÖZDEMİR, s. 61.

10 YASAMAN, s. 745

11 YASAMAN, s. 737-738

12 YASAMAN, S. 738.

13 Nitekim bu husus, Alman Markalar Yasasında da bu şekilde ifade edilmiştir. Marken G s. 30 Abs. 1 Satz 1.

14 ÖZDEMİR, s. 141; YASAMAN, s. 738.

15 YASAMAN, s. 738; ONGAN, Burak; Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmelerinde Tarafların Hukuki Durumu, Ankara, 2007, s. 27.

16 TEKİNALP, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, 2004, N.44, s. 349; BERKHAN, İhsan, Marka Lisansı Sözleşmesi, LEGAL Fikri ve Sınai Haklar Dergisi, Y. 4, S. 13, s.54.

17 TEKİNALP, N.28, s. 339; BERKHAN, s.52

18 TEKİNALP, N. 39, s. 347-348

19 TEKİNALP, N. 41 s. 348

20 Alman hukukunda, marka lisansı sözleşmelerinde şekilsizlik prensibi geçerlidir. Buna göre sözleşmenin yapılması herhangi bir şekle tabi değildir. Ancak taraflar sözleşmenin yapıldığı sırada bir şekil öngörmüşlerse, sözleşme bu öngörülen şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Yani almak hukukunda marka lisansı sözleşmesi bakımından kural şekilsizliktir. Yani sözleşme sözlü olarak da yapılabilir. Buna göre sözleşmenin iradi yazılı şekle bağlı olduğu söylenebilir. FEZER, Rn 17-18; INGERL, Reinhard / ROHNKE, Cristian; Markengesetz Kommentar, München, 2010, Rn. 53-54

21 YASAMAN, s. 744

22 ARKAN, Sabih; Marka Hukuku, Ankara, 1997, s. 196, dn. 85; BOZKURT-YAŞAR, s. 33.

23 BOZKURT-YAŞAR, s.35

24 ÖZDEMİR, s 69 vd; BOZKURT-YAŞAR, s. 35

25 Bkz. RG 09.04.2005, S. 25781

26 TEKİNALP, N. 32, s. 432; ÖZEL, s. 55 dn. 155; ÖZDEMİR, s. 71, BOZKURT-YAŞAR, s. 35

27 TEKİNALP, N. 33, S. 432; ARKAN, s. 185

28 ARKAN, s. 198; YASAAMN, s. 746-747; BOZKURT-YAŞAR, s. 36

29 FEZER, Rn.20.

30 Aynı zamanda Fransız Marka Kanunun’ daki hükme göre lisans hakkının koruyucu etki sağlayabilmesi için, marka lisansının sicile tescili gerekmektedir. Bu yöndeki düzenleme Benelüx Marka Kanunu m. 11 ve İspanya Markalar Kanunu m.23’de de getirilmiştir. AB ülkeleri açısından iç pazarda markaların üçüncü kişilere karşı hüküm ifade edebilmesi için Alicante’ deki marka siciline tescil edilmeleri gerekliliği, 207/2009 sayılı AB Yönergesi’nin 22 ve 23. maddelerinde öngörülmüştür. PFAFF, Dieter/OSTERRIRTH, Cristian; Lizanzvertrage-Formularkommentar, München, 2010, Rn 966.

31 Alman hukukunda ise lisansın kanuni çeşidi İnhisari lisans olup, basit lisans bir borçlar hukukuna ait kullanımın devri sözleşmesi olarak nitelendirilmektedir. Fezer, Rn 6-7

32 FEZER, Rn. 16.

33 GÜRZUMAR, s.93.

34 ARKAN, s.195.

35 FEZER, Rn. 16.

36 KARAHAN/SULUK/SARAÇ/NAL, s. 325.

37 FEZER, Rn. 25.

38 ÖZEL, 51.

39 ÖZEL, s. 52. Ayrıca Alman Hukukunda lisans alana bu yetkinin sözleşmede açıkça ya da zımnen verilebileceği ifade edilmektedir. FEZER, Rn. 25.

40 FEZER, Rn. 25.

41 ÖZEL, s. 52.

42 ORTAN, Ali Necip; Marka Lisansı Sözleşmesi, Ankara, 1979, s.22

43 INGERL/ROHNKE, Rn. 52.

44 INGERL/ROHNKE, Rn.52; YASAMAN, s. 743; ÖZDEMİR, s. 63,64; ÖZEL, s. 129

45 YASAMAN, s. 741, sn. 2, 744; FEZER, Rn. 6; INGERL/ROHNKE, Rn. 52; BAŞLAR, Yusuf; Marka Lisans Hakkının ve Marka Lisansı Sözleşmesinin Hukuki Niteliği, Terazi Hukuk Dergisi, Y. 3, S. 20, Nisan 2008, s90.

46 Görüş için bks. TEKİNALP, N, 25, s. 431

47 YASAMAN, s. 742; ONGAN, s.50

48 ORTAN, s. 26; ÖZEL, s. 122, INGERL/ROHNKE, Rn. 52.

49 INGERL/ROHNKE, Rn. 52.

50 YASAMAN, s. 743; ORTAN, s. 31 vd.; ÖZEL, s. 123.

51 YASAMAN, s. 743 – 744; GÜRZUMAR, O. Berat; Franchise Sözleşmeleri ve Bu Sözleşmelerin Temelini Oluşturan Sistemlerin Hukuken Korunması, İstanbul, 1995, s. 92; ÖZEL, 127; FEZER, Rn. 6; INGERL/ROHNKE, Rn. 52.

52 ÖZDEMİR, s. 65 – 66; YASAMAN, s. 742; ÖZEL, s.94.

53 ORTAN, s. 69; TEKİNALP, N. 35, s. 432,433.

54 Bkz. MarkenG 30. Buna göre marka sahibinin inhisari marka lisansı ile marka hakkı üzerinde tasarrufta bulunduğu ve lisans alanın bir ayni hak elde ettiği kabul edilmektedir. FEZER, Rn. 7. Ayrıca aynı yönde bkz. INGERL/ROHNKE, Rn. 50 – 51.

55 FEZER, Rn. 8.

56 ORTAN, s. 174; ARKAN, s. 199; ÖZDEMİR, s. 141 - 142.

57 ÖZDEMİR, s. 142

58 ORTAN, s. 173

59ÖZDEMİR , s. 173.

60 INGERL/ROHNKE, Rn. 57

61 PFAFF/OSTERRIETH, Rn. 1037

62 ORTAN, s. 247 vd; ÖZEDEMİR, s.144

63 ÖZDEMİR, s. 144

64 ORTAN, s. 253 – 254.

65 Aynı yönde bkz. INGERL/ROHNKE, Rn. 52

66 ORTAN, s. 244.

67 INGERL/ROHNKE, Rn. 69

68 ÖZDEMİR, s. 145.

69 YASAMAN, s.741; ÖZDEMİR, Saibe Oktay; Fikri Nitelikteki Sınai Değerler Üzerindeki Haklar ile Bunlara İlişkin Verilen Lisansın Hukuki Niteliği, Prof. Dr Ergun Özsunay’a Armağan, İstanbul, 2004, s. 591(Hukuki Nitelik)

70 ERTAŞ, Şeref; Eşya Hukuku, Gözden Geçirilmiş 8. Bası, Ankara, 2008, s. 51 – 52

71 Kanımızca lisans alanın bu hakkının ayni hak olarak nitelendirilmesinin sebebi Alman Hukuku’ nda ‘’Dingliche Markenlizenz’’ olarak ifade edilmesinden ileri gelir. Burada sanki bir ayni hak ya da ayni hak benzeri bir haktan bahsediliyor gibi görünse de bu ifadeden kasıt, lisans veren olarak marka hakkı sahibi üzerinde mutlak hakkı bulunan markanın bir kısmı için tasarrufta bulunmakta ve lisans alan marka üzerinde mutlak bir kullanma hakkına sahip olur. Bu sınırlı bir hak devri anlamına gelir. Dolayısıyla lisans alanın lisans hakkının ihlal edilmesi durumunda, lisans veren gibi marka hukukundan kaynaklanan hakları kullanabilmesi mümkündür. Yani bu hak sözleşmeden kaynaklanan bir ha niteliği taşımaz ve dolayısıyla nispi hak olarak nitelendirilmez. Bkz. FEZER, Rn. 8

72 Kural olarak ayni hak maddi varlığa sahip bir eşya üzerinde kurulmasına rağmen MK’ da bazı istisnai hallerde maddi varlığa sahip olmayan mallar üzerinde ayni hak kurulabileceği öngörülmüştür. Bunlar MK 704 ve 998. maddede belirtilen bağımsız ve sürekli haklar, 762. maddede belirtilen tabii kuvvetler, mamelek ve üzerinde rehin hakkın tesis edilen rehin hakkıdır. Aynı zamanda TKHK’ nın 3. meddesinin c bendinde belirtilen bilgisayar yazılımı, ses görüntü ve bezeri gayri maddi mallar da mal olarak kabul edilmektedir. Bkz. ERTAŞ, s. 52

73 ERTAŞ, s. 52.

74 ERTAŞ, s. 59.

75 ÖZDEMİR, s. 576, BAŞLAR, s. 84 – 85

76 ARKAN, s. 192, FEZER, Rn. 8; ayrıca lisans sözleşmesini bir tasarrufi işlem olarak nitelendiren Tekinalp’ in de bu hakkı mutlak bir hak olarak nitelendirdiği söylenilebilir. Bkz. TEKİNALP, N. 35, s. 432 – 433. Ayrıca Alman Hukukunda bu hakkın mutlak hak olarak nitelendirilmesi söz konusudur. Bu görüşe göre MarkenG s.30 Abs. 2 Nr, 1 – 5’ te lisans sözleşmesinin ihlaline ilişkin bazı durumlar öngörülmektedir. Bu durumlardan birinin varlığı ile sözleşmenin ihlal edilmesi durumunda marka hakkı sahibi lisans alana karşı marka hakkından doğan davaları açabilecektir. Aynı şekilde marka hakkı sahibi, lisans hakkının etki ettiği ürünlerin satışını devralan üçüncü kişiye de marka hakkından doğan davaları açabilir.

77 Görüş için bkz. ONGAN, s.43.

78 GÜRZUMAR, s. 96 – 97; ÖZDEMİR (Hukuki Nitelik), s. 593; ÖZEL, s. 96 – 97; BAŞLAR, s. 89

79 ÖZDEMİR (Hukuki Nitelik), s. 591; BAŞLAR, s. 87.

80 ZEVKLİLER, Aydın/ACABEY, Beşir/GÖKYAYLA, K. Emre; Medeni Hukuk, gözden geçirilmiş ve genişletilmiş 6. Bası, Ankara, 2000, s.112 – 113.

81 FEZER, Rn. 8. MarkenG s. 30 Abs. 32’de lisans alanın, markaya verilen zararlardan dolayı yalnızca marka hakkı sahibinin onayı ile dava açabileceği düzenlenmiştir. Hukukumuzda da lisansın türü bakımından sınırlandırıldığı görülmektedir. (KHK m 21/VI – VII).

82 KAYA, Arslan; Marka Hukuku, İstanbul, 2006, s. 237.

83 YASAMAN, s. 747.

84 YASAMAN, s. 748.

85 TEKİNALP, N. 40, s. 434; aksi yönde bkz. YASAMAN, s. 749.

86 YASAMAN, s. 749

87 YASAMAN, s. 749.

88 YASAMAN, s. 749.

25



BÖLÜM 268 TİCARET MARKALARI YASASI (631962 81994 VE 281995
Bicara Berirama Sekolah Menengah Borang Kehakiman Borang Markah Persembahan
BIURO KAPITUŁY KONKURSU „MARKAŚLĄSKIE UL ZWYCIĘSTWA 36 44100 GLIWICE


Tags: marka li̇sans, arslan; marka, marka, serhat, li̇sans, arslan, sözleşmesi̇, i̇çi̇ndeki̇ler